Türkiyenin Bilinmezleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Türkiyenin Bilinmezleri

TÜRKİYENİN BİLİNMEZLİKLERİ - KOMPLO TEORİLERİ - GİZLİ KALAN GERÇEKLER
 
AnasayfaPortalliGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ASALA'YI KİM ÇÖKERTTİ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
TEORİSYEN
Admin
TEORİSYEN


Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 05/07/07

ASALA'YI KİM ÇÖKERTTİ? Empty
MesajKonu: ASALA'YI KİM ÇÖKERTTİ?   ASALA'YI KİM ÇÖKERTTİ? Icon_minitimeCuma Tem. 06, 2007 7:54 pm

ASALA'YI KİM ÇÖKERTTİ?




ÇATLI DEĞİL MİT ÇÖKETTİ.....



Abdullah Çatlı ve arkadaşlarının "ASALA'yı biz bitirdik" diyerek kahramanlık taslamaları üzerine 'işin gerçek sahipleri' 15 yıldır bir sır olarak saklanan bu gizli dosyanın kapağını açtılar

Acı bir tesadüf: Susurluk kazasının yıldönümünde Türkiye, Haluk Kırcı'ya affı tartışıyor. Avrupa devletleri kendi bünyelerinde Gladio'yu, kontrgerillayı temizlediler. Türkiye ise bu eli kanlı çeteyi yargılayıp, mahkum etmek bir yana, kahramanlaştırma çabasında...

Bu çabayı sürdürenlerin elindeki tek koz, Abdullah Çatlı ve arkadaşlarının "ASALA'yı çökerten eylemler yaptıkları" iddiası...

Oral Çelik, TBMM Susurluk Komisyonu'nda verdiği ifadede şöyle dedi:

"ASALA'yı biz ortadan kaldırdık. Çatlı liderimizdi. 4 kişiydik. 5'inci ben vardım' diyen, hangi makamsa gelsin, desin ki, 'Ben de vardım".

İşte bu meydan okuma, ASALA operasyonunun "gerçek mimarlar"ını isyan ettirdi. Yeminlerine sadık kalarak yıllardır susanlar, ilk kez bazı dosyaların kapağını açma ihtiyacı duydular. 15 YILLIK SIR
15 yıllık bu sırrın bazı ayrıntıları böylece açığa çıktı.

ASALA'ya karşı devlet operasyonunun gerçek öyküsünü bu geceden itibaren ATV ana haber bülteninde izleyeceksiniz.

Orada da görüleceği gibi, ASALA'yı bitiren ne Avrupa'daki birkaç ülkücü, ne de devletin istihbarat örgütü...

ASALA'yı asıl bitiren bizzat ASALA'nın kendisi...

Örgüt, kanlı eylemlerini iyice tırmandırıp, 1983 yılında Orly katliamıyla oklarını Fransa'ya çevirince kendi ölüm fermanını da imzalamış oluyor ve hem bölünerek, hem de üzerindeki Avrupalı koruma kalkanının kaldırılmasıyla yok olup gidiyor. DEVLETİN KATKISI
Peki bu sürece Türkiye devletinin katkısı nedir?

Kamuoyu, ASALA'yla mücadele öyküsünün hep ülkücüler boyutunu dinledi. MİT'in Çatlı'ya görev vermesini, onların Türkeş'in salıverilmesine karşılık bu misyonu kabul etmesini, 10 bin dolar karşılığı bazı eylemlere kalkışmalarını, sonra uyuşturucu işine bulaşınca MİT'i karıştırmalarını ve nihayet devlet onları kullanacağına, onların devleti kullanır hale gelmelerini kısmen öğrendik.

İşin daha az bilinen boyutu, devletin bu arada neler yaptığıydı.

Aktarılanlara bakılırsa, devletin zirvesinde bu konu ilk kez 12 Eylül öncesi bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısında gündeme geldi. Bazı devlet yetkilileri, hızla tırmanan ASALA terörü karşısında öfkeyle "Biz de onları öldürelim" deyince bu önerinin karşısına dikilen, dönemin MİT müsteşarı Korg. Hamza Gürgüç oldu.

Gürgüç, MİT'in yurtdışında silah kullanmasının mümkün olmadığını, böyle bir eğitimi de bulunmadığını belirtip "Böyle bir şey devlet olmaya yakışmaz. Üstelik diplomatlarımıza yapılan suikastları da artırabilir" dedi ve ekledi:

"Öldür emrini verecek makamlar, bu makam ne olursa olsun günün birinde açıklanacaklardır".

Kendisi bu cümleyi söylerken Başbakan Demirel'in tebessümle yüzüne baktığını Korg. Gürgüç yıllar sonra anlatacaktı. BEKLENEN FIRSAT
Ancak 12 Eylül'den sonra işler değişti. Saldırıların arkası kesilmeyince devlet bir şeyler yapmaya karar verdi. Ve beklediği fırsat, korkunç bir eylem sayesinde karşısına çıktı.

Kanlı Esenboğa katliamında sağ ele geçirilen Leon Ekmekçiyan, Mamak'ta Devlet Başkanı Kenan Evren'in damadı, Köşk'ün güvenlik danışmanı, istihbaratçı Erkan Gürvit tarafından sorgulandı.

Ekmekçiyan, hayatı karşılığı bazı isimler ve adresler vermeye ikna edildi.

Tam o dönemde işe, Korg. Gürgüç'ten farklı bakan bir istihbaratçı Ankara'ya geldi. Teşkilatta kontrespiyonaj dairesinden emekli olmuş olan Hiram Abas, ASALA'nın temizlenmesi için "yurtdışında mukabil eylemler düzenlenmesinden" yanaydı. Operasyona gönüllü oldu. "Kan Davası işi" ona verildi.
Operasyonu Köşk finanse edecek, ancak Hiram Abas Köşk'ün kadrosunda görünmeyecekti. Dış temsilciler lojistik konusunda destek olacaktı.

Abas'ın ekibi 5 kişiydi. Bazıları asker kökenliydiler. İyi dil biliyor ve çok iyi silah kullanıyorlardı. Hazır olduklarında kendilerine bir belge imzalatıldı. Yakalanırlarsa birbirleriyle ve devletle herhangi bir ilişkiyi asla kabul etmeyeceklerdi. Ya işkence görürlerse..?
"Teşkilat"ın bu olasılığa karşı çok ilginç bir önlemi vardı. Tim mensuplarının sol koltuk altlarına bir ameliyatla 3 küçük hap yerleştirildi. Hapların içinde siyanür vardı. Kriz anında ameliyatlı yer, tırnakla yırtılacak ve haplar alınıp ihtihar edilecekti.

Yemin böyleydi. MOSSAD'IN JESTİ
Ekmekçiyan'ın verdiği isimler, Lübnan'da yaşıyorlardı.

Tim, Lübnan'a sızmakta zorlanmadı. Çünkü tam o günlerde İsrail, Lübnan'ı işgal etmiş ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) gerillalarıyla birlikte ASALA militanlarının üslerine de baskınlar düzenlemişti. Üstelik, MOSSAD, MİT'e bir jest yaparak bu baskınlara davet etmişti. Ekip, hemen çağrıya uyarak Bekaa'ya geçti. Bazı belgelere ulaştı. Ekmekçiyan'ın verdiği bazı isimler, belirli adreslere çekilerek (istihbarat jargonuyla "yemlenerek") "halledildi". SÖZ TUTULMADI
Bu arada Hiram Abas, Lübnan'da Ekmekçiyan'ın annesini de ziyaret etti. Oğlunun hayatta olduğunu ve hayatta kalacağını söyledi. Birbirlerinden yardım istediler. Karşılıklı sözler verdiler.Ancak Beyrut dönüşü Abas'ı acı bir sürpriz bekliyordu. Devlet verdiği sözü tutmamış, Ekmekçiyan 29 Ocak 1983 günü asılmıştı. İstihbarat timleri Paris ve Atina'da
ORLY baskınının ardından önce Paris ve sonra da bütün başkentler ASALA üzerindeki şemsiyesini kaldırınca Avrupa Türk istihbaratçılar için elverişli bir "av alanı" haline dönüştü.

Avrupa'ya geçen timler, Paris ve Atina'da James Bond filmlerine taş çıkaracak sahneler yaşadılar. Hiram Abas'ın St Jeanne de Chantal Ermeni kilisesinin avlusuna bırakıp patlamaya 15 dakika kala bizzat ihbar ettiği bombalar, Paris'te Pont de L'alama köprüsünün sahanlığında çapraz ateşe tutularak öldürülen ASALA militanı, timin bir hatası sonucu Pire-Atina seferini yapan banliyö treninin bir vagonunda, kovaladıkları hedefle teke tek kalan ve kanlı bir boğuşa giren "Yakup Cemil" kod adlı tim üyesi...

Bütün bu inanılmaz olaylar yaşanırken Abdullah Çatlı Paris'te bir cezaevinde yatıyordu.

Bu olayların altına imza atanlara gelince...

Bugün 6 kişilik o timden geriye sadece 2 kişi kaldı. O 2 kişi, Hiram Abas'ın kendilerine yazıp bıraktığı bir şiiri hâlâ kutsal bir emanet gibi taşıyor:

"Ne alnımızda bir ayıp/Ne koltuk altında saçlı haçım/

Biz bu halkı sevdik ve bu ülkeyi/İşte bağışlanmaz korkunç suçum". Asala belgeseli ATV'de yayınlanıyor
Can Dündar'ın "Kan Davası" adlı belgeseli bugünden başlayarak üç gün boyunca ATV ekranlarında. ATV ana haber bülteninde yer alacak belgeselin ilk bölümünde, 12 Eylül yönetiminin ASALA örgütüne karşı nasıl misilleme kararı aldığı anlatılacak. Belgeselin ikinci ve üçüncü bölümünde ASALA militanlarına Avrupa'da yapılan operasyonlara yer verilecek. Can Dündar bu flaş diziyle bir çok gizli dosyayı gün ışığına çıkaracak.....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ASALA'YI KİM ÇÖKERTTİ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türkiyenin Bilinmezleri :: KOMPLO TEORİLERİ :: Türkiye'den Komplo Teorileri-
Buraya geçin: